İstanbul
DOLAR27.3861
EURO29.0664
ALTIN1627.6
Nil Yurda

Nil Yurda

Mail: [email protected]

HER DİRENİŞ BİR DEVRİMDİR!

Geçen gün orman işçileriyle ilgili bir kısa belgesel izledim.

Orman işçilerinden biri şöyle diyordu Felsefe, siyaset ve halk birbirine bağlantılı olması gerekiyor… Felsefeciler bu halka bakıp teori üretip siyasetçilere sunmalı, siyasetçiler de halka güzel bir hayat sunmalıdır.

Beni etkileyen cümlelerden biri oldu. Üniversite okumamış birinin hayatı deneyimleyerek ve çok iyi algılayarak her şeyin farkına varması mükemmel bir uyanış bana göre…

Zaten böyle olması gerekmiyor mu?

Din-felsefe kavramı ile din-siyaset kavramları her zaman ayrı olarak değerlendirilmiştir, yan yana getiremezsiniz. Siyaset önce felsefeye sonra hukuka muhtaç bir kavramdır. Atatürk’ün devrimleri tamamen felsefe üzerine yaptığını açıklamamıza gerek yok. Felsefe-Hukuk-Siyaset birbiriyle bağlantılıdır ayırırsanız sonuç İran’daki gibi tiranlık gibi olur.

Geçtiğimiz hafta Tahran’da 22 yaşındaki Mahsa Amini giyinme şekline uymadığı için gözaltına alınmış, işkence nedeniyle komaya girmiş ve ölümünün ardından halk sokağa çıkmıştı.

Ölüm haberinin ardından halk Khanemeyi’nin katil olduğunu ve hükümetinin bittiğini söylemiş ve ayaklanmıştı. Halk hastanenin önüne yürüdü. O günden itibaren İran’da direniş ülkenin bütün şehirlerinde devam ediyor.

Daha sonra sosyal medyada Mahsa’nın Kürt kökenli olduğu adının değiştirildiği ve Kürt olduğu için öldürüldüğü söylentisi çıktı. Bu bana pek inandırıcı gelmese de emin olmak için İran asıllı gazeteci Savash Porgham’a sordum bana Kürt olduğu, diğer adının Jina olduğu doğru, ancak Kürt olduğu için öldürüldüğüne dair söylemlerin dayanağı yok dedi.

Zaten İran’da kadınların direnişi Aralık 2017 yılından beri sürüyor. En son İran seçimleri protesto edilmişti ardından enflasyon protestolarıyla birlikte direniş özgürce yaşam hakkına dönüştü. O dönem protestoya katılanlarda geçtiğimiz aylarda idam edildi.

İran’daki direnişle ilgili en önemli iki detaydan biri Time dergisinin “Iran 2025” kapağı oldu. Bunun kurgu yani dış güçler tarafından yapıldığını düşünenlere ise katılmıyorum. Zira İran’ı bu hale getirenin “Siyasal İslam ve Ilımlı İslam” kavramını icat eden ve İran’daki İslam devrimi projesinin yaratıcısı Amerika olduğunu unutmayın.

Bu kapak bana göre bir nevi günah çıkarma kapağı diyebiliriz. Diğer detay ise laik bir demokrasiden yana olan direnişe Amerika’da kızıyla birlikte halkın içinde katılan Muhammed Rıza Şah Pehlevi’nin oğlu Rıza Pehlevi’nin olması olmuştur.

Felsefi olarak devrim ekonomi, kültür, sosyo-politik gibi kavramlarla ortaya çıkar, siyasi ya da politik devrimin karakteristik özelliğidir.

Yani yerleşik olan toplumsal düzeni değiştirmek yeniden biçimlendirmek, toplumsal yaşamda ve siyasi durumda birdenbire gerçekleşen köklü ve temelli değişimdir.

Tıpkı Mustafa Kemal’in yaptığı gibi…

İran’ın Amerika’nın gizli desteğiyle yıllar önce getirdiği İslam devrimi felsefede negatif devrim olarak bilinir.

Kısacası insanın doğal şartlarda, yaşam koşullarını kısıtlayan, tiranlığa ve totaliter rejime bağlı olarak insan yaşamına yapılan baskı, zorbalık, diktatörlük amaçlı yapılan değişimler negatif devrimlerdir.

Bugün İran’da kadınların başlattığı direniş şayet başarılı olursa “pozitif devrim” anlamına gelir.

Ülkemizde de kadınların yaşadığı sıkıntı ortada. Şiddet gören, tecavüze uğrayan ve öldürülen her yaştaki kadınlar…

Daha geçtiğimiz aylarda Üsküdar’da bir kafede kız arkadaşıyla sarmaş dolaş diye kafeden kovulan çiftin haberini okuduk.

Temmuz 2018 yılında Sarıyer’de hemşire Ayşegül Terzi evine dönmek için bindiği otobüste şort giydi diye saldırıya uğramıştı.

Bunları unutmamalıyız.

Din, vicdani ve soyut bir kavramdır. Bunu illa ki giyiminizle, takılarınızla, sakalınızla, giysinizle kanıtlamak ve sınırlandırmak zorunda değilsiniz.

Kaldı ki, siz böylesiniz diye başkalarına da zorla uygulatmak tiranlıktır.

İnancın ayarı bir örtünün kenarıyla, metresiyle ölçülemeyecek kadar değerlidir. İnancın değerini hiçbir maddi cisim belirlemez.

Din ve inanç soyuttur, hissedebileceğiniz ve merhametinizle, vicdanınızla insanlara, diğer tüm canlılara, doğaya karşı davranışlarınızla ortaya koyabileceğiniz bir kavramdır.

İnancınızı maddeleştirerek hissediyorsanız eğer, ben bu tip insanların inançlarını samimi bulmam.

Bu yüzdendir ki, kadını ezen, yok sayan, giyimine karışan, öldüren, şiddet gösteren, feodal düşünceye dibine kadar batmış, inancı kılık, kıyafet ve takı gibi maddelerle somutlaştırmış kültürlerden tiksiniyorum ve karşıyım!

Facebook’da birçok İranlı sanatçı takipçilerim var ve onların paylaşımlarında Atatürk’ün laiklik devriminin getirilmesi istendiği açıkça görülüyor.

Direnişçilerin amacı ve dileği tamamen bu yönde…

Ülkemin kurucu değerlerine, Atatürk devrimlerine bağlı biri olarak buradan İran’daki tüm kadınlara selamlarımı gönderiyorum.

Sizleri Atatürk devrimlerinin ışığıyla destekliyorum.

Facebook Yorum

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar