İstanbul
DOLAR28.9487
EURO31.4063
ALTIN1893.8
Nil Yurda

Nil Yurda

Mail: [email protected]

GÖKTÜRK MAHALLESİ DEMİRÖREN'E KARŞI DİRENİYOR!

Belgrad Ormanını bilirsiniz bu ormanın bir kolu Alibey Barajı’nın arkasına Kemerburgaz’a, bir bölümü de Gazi Mahallesi’ne kadar uzanır.

Bir dönem Ağaoğlu Gazi Mahallesi’nin bu yeşil alanını imara açmak istedi tüm bürokratik yolları aştı ancak halk direndi ve başaramadı.

Bu defa 1980’li yıllardan beri açık yeşil alan olarak kullanılan Göktürk Mahallesi’nin “afet toplanma alanı” olarak belirlenmiş Kemerköy Sitesi içindeki yeşil alanlar ne yazık ki Demirören için imara açılmış.

Demirören Grubu’nun Ziraat Bankası’ndaki kredi borçlarına karşılık olarak bankaya ipotek edilen Kemer Country’nin golf sahalarına geçtiğimiz günlerde sabah saatlerinde çevik kuvvet polisleri eşliğinde yıkım ekibi geldi. Yıkım için yürütmeyi durdurma kararı verilmesine rağmen iş makinalarının kazı çalışmasına devam etmesi karşısında tepki gösteren bölgedeki yurttaşlara polis tarafından müdahale edildi.

Sorarım Demirören Grubu için düşündüğünüz başka bir yer yok muydu? İstiklal Caddesi’ndeki Demirören AVM’yi kullanın neden Kemer Country? Doymadınız mı yeşili yok etmeye?

İstanbul’da büyük bir deprem beklenirken anlaşılan bürokrasi bir türlü dersini almamış nerede yeşil alan varsa imara açıyor. Örneğin Ali Sami Yen Stadı sadece bir spor alanı değildi aynı zamanda olası depremde insanların kaçıp sığınabileceği bir alandı. Ne yaptılar orası da beton saha oldu. Düşünüyorum da bir deprem olduğunda Mecidiyeköy’deki halk nereye sığınacak?

İstanbul’da en son hissedilir şekilde deprem 2019 yılında yaşanmıştı. O dönemde Şişli’de ofiste çalışıyordum. Aniden dışarı çıktım, herkes dışarıdaydı. Sola bakıyorum beton, sağa bakıyorum beton, boşluk bir yer arıyorum fakat bulamıyorum olduğum yerde durdum, o anda aklıma Gezi Parkı geldi, koşarak oraya gittim ve iyi ki Gezi Parkı için direnmişiz dedim.

Doğaya ve içindeki tüm canlılara olan hassasiyetimi herkes bilir. Dışarda bir martının canı yansa benim gözüme uyku girmez.

Geçtiğimiz günlerde Bitlis’te bir çocuğun sokak köpekleri tarafından ısırılması sonucunda kuduz olduğu belirtildi. Kuduz aşısında birkaç gün geç kaldığınızda ne yazık ki durum tehlikeli olabiliyor.

Hayvanlarda akıl yok, zekâ yok, onlarda duyusal ruh yani algı ve hareket vardır.

Sizlere yaşadığım yer Heybeliada’dan örnek vermek isterim. Bizim burası hayvanların en çok mutlu olduğu yerdir. Kediler, köpeklerle çok iyi anlaşır. Martılar da kargalarla çok iyi dosttur.

Her köpeğin bir sokağı, bir alanı ve köşesi vardır. Aynı zamanda o sokaktaki herkesi sahiplenir.

Başka sokağın köpeği, diğer köpeğin alanına geldiğinde havlamalar başlar. Köpekler kendi alanlarına yaklaşılmasından hiç hoşlanmaz bunu tehlike olarak hisseder.

Karamel adında bir sokak köpeğimiz var. Hepimiz besler, severiz. Bahçede kulübede yaşar. Bulunduğu alandaki herkesi tanır bilir, yabancı biri geldiğinde ise havlamaya başlar. Eğer vurma, dövme, tekme atma gibi bir şey yaparsanız doğal olarak kendisini tehlikede hisseder ve ısırma huyu olmadığı halde ısırır.

İnsanlar da öyle değil mi? Biri size bıçak çekse, size zarar vermeye çalışsa aynı şeyi yapmaz mısınız? Hayvanlar da böyledir.

Bütün canlılarda alanını sahiplenme ve kendini tehlikeden koruma hissi, güdüsü vardır. Örneğin kediler ilgiyi ve sevilmeyi çok sever. Size yanaşır, kucağınıza gelmeye çalışır. İnsan, hayvan ve hatta çiçeklerde kısacası bütün canlılarda korunma, sahiplenme, ilgi ve sevgi ihtiyacı vardır.

Bütün canlılar alanına müdahale edilmesinden hoşlanmaz ve bunu tehlike olarak görür. Tanımadığınız ve tehlikeli gördüğünüz bir yabancı evinize girdiğinizde yapacağınız ilk harekete ne olurdu? Önce bağırır sonra fiziksel olarak müdahale edersiniz. Köpekler de aynı ruh ve algıya sahiptir.

Felsefe insanları hayvan olarak nitelendirir. Bütün filozoflara göre bu böyledir. Hatta Aristo bu yüzden “insan, düşünen bir hayvandır” demiştir.

Çocuklarınıza bütün canlıları ve doğayı sevmeyi öğretin. Üç yaşından itibaren hayvanat bahçesine götürün, ormana götürün, hayvan ve doğa sevgisini aşılayın. Bir hayvanı sevemeyen bir insanı nasıl sevebilir ki?

Bütün canlılar doğanın bizzat kendi eseridir. İnsan, doğanın yansımasıdır.

Tanrı doğanın ta kendisidir. İhanete karşılık intikamı da kötü olur. Doğaya ihanet, insanın varlığına ihanettir.

O yüzden doğaya ve içinde yaşayan bütün canlılara karşı özenli olalım.

Doğa demek özgürlük, öz benlik, sevgi ve şefkat demektir. Betonik yaşam sizi önce kendinize sonra çevrenize karşı yabancılaştırır, sizi öz benliğinizden uzaklaştırır.

Var oluşumuzdan önce doğa vardı ve doğa insan olmadan da yaşayabilir fakat insan doğasız asla yaşayamaz.

O yüzden şu beton sevdanızdan artık vazgeçin. Kalan yeşil alanları imara, ranta açmayın.

Facebook Yorum

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar