Ülkemizde ne zaman toplumsal birlik ve barış konusunda sağduyu galip gelmeye yakınlaşsa, derhal kışkırtıcılar sahne alır.
Son dönemde de, Alevi Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı'nın kurulması, öncesinde cemevlerinin bir ibadethane olarak yapım, bakım ve onarım dahil olmak üzere tüm ihtiyaçlarının, aynen kilise, havra ve camiler gibi, diğer ibadethanelerle eşit statüde karşılanması için yasal düzenlemeler yapılması üzerine, çeşitli tepkiler oluştu.
Abdurrahman Dilipak ve bir kaç iflah olmazın çıkardığı çatal ses dışında Sünni kesim, bu düzenlemelere olumsuz tepki vermedi.
Genel kanaatim de, Sünni kardeşlerimizin yeni düzenlemelerden gayet memnun olduklarıdır.
Artık, Türkiye, kendisini oluşturan tüm kesimleri ile geleceğe pozitif bakmak, kardeşliğini perçinlemek, refah ve barış toplumuna ilerlemek istiyor
Ancak, mezhepçi zihniyet elbette boş durmuyor!
Önce, sanki Alevilerin kendileri bu düzenlemelere karşıymış algısı kamuoyunda yaratılmak istendi.
Ancak, bu hain girişim, özellikle de sağduyulu Alevi aydınların aktif rol alması ile akamete uğradı.
Bundan sonra da, bir kaç kendini bilmez meczup dışında, Alevi toplumunda mezhepçilerin oyununa düşecek kimse bulamazlar.
Şimdi ise, yüzlerce yıllık klasik oyunu sahneye sürmeye karar vermişler.
Alevilerin üzerine Kürtleri sürecekler!
Bakın, "oyun"u nerden kuruyorlar:
Akit'in Kürt yazarı Sabri Balaman, bundan bir yıl önce Tunceli'nin Pülümür ilçesinin Kırmızıköprü köyünde, 12 Eylül faşistlerinin tek bir kişi dahi cemaati olmadığı halde, zorla yaptırıp, sonra da kapatmak zorunda kaldığı ve halen de kapalı olan bir camiye hoparlör yerleştirip günde 5 vakit ezan yayınlanması üzerine, tepki veren köylülerin Alevi meşrebinden kaşıyarak kışkırtma yapmaya girişmiş!
Sosyal medya hesabından bir yıl önceki bir haberin videosunu, sanki yeni olmuş gibi yayınlamış.
Yetmemiş, bir de özenle seçilmiş sözcüklerle yorum yapmış!
Amacı, takipçilerine "Aleviler Müslüman değil", dedirtmek ve tepki devşirmek!
Arkasından da, Sünni vatandaşa "Aleviler devleti ele geçirdi" korkusu yaymak!
Biz bu kışkırtmaları biliyoruz. Şerbetliyiz. Ajan provokatörü 1 KM öteden tanırız!
Sünni vatandaş galeyana getirilmek üzere kışkırtma yapılacaksa, hemen Aleviler ya camiye saldırdı, ya kirletti, ya hakaret etti vs vs haberleri yapılır.
Sivas, Maraş, Çorum, Malatya, Elazığ...
Hepsini yaşadık, hepsinde bedel ödedik, nasıl unuturuz!
İktidar ve siyaset savaşlarının dengesi Alevilere düşmanlık üzerinden kuruldu, yüzlerce yıl...
Yavuz Sultan Selim Kürtleri Alevilere karşı katliamlarda kullandı.
Yavuz bu sayede, hem muhalif Türkmen beylerini ortadan kaldırdı ve hem de Doğu Anadolu'yu Osmanlı topraklarına kattı.
Şeyh Sait, damadı Cibranlı Halil Bey vasıtası ile Hamidiye Alayları'na devşirilen Kürt askerleri Alevi köylerine düzenlenen katliamlarda kullandı.
Planladığı isyana engel olabilecek Alevi köylerini sindirerek, bütün bölgeyi denetimi altına aldı.
Kimi siyasetçiler, Elazığ, Malatya, Adıyaman, Muş, Erzincan gibi şehirlerde Alevi düşmanlığı üzerinden Sünni ve Şafi Kürtlerden oy devşirdiler.
Son 50 yılın seçmen istatistiklerine bakınız, ne dediğimi çok kolayca anlarsınız.
Alevi Bektaşi meşrepli inanç sahibi yurttaşlarımızın yasal meşruiyetinin hukuk önünde teslim edilmesi, bu bakımdan da Türkiye Cumhuriyeti için büyük bir adımdır.
Artık, inanç farklılığını kaşıyarak siyaset de yapılamayacak!
Ama, anlamayanlara bir daha söyleyelim: Sizin devriniz bitti!
Türkiye'de kimse Alevileri ve Sünnileri birbirine düşman edemez.
Alevi Sünni karşıtlığı yaratarak siyaseti dizayn etmeye kalkışanlar hüsranla yaşayacakları bu hainliklerinin bedelini de ödeyecekler.
Bu toplum geleceğe birlikte bakmayı öğreniyor.
Türkiye'nin geleceğinde mezhepçiliğe yer yok!
Başaramayacaksınız ve yok olacaksınız!
Harika bir yazı olmuş. Elinize dilinize ve yüreğinize sağlık.
Cesaretle yazılmış ve tarihsel süreci özgür akıl süzgecinde imbiklemiş bir makale. Aslında birçok satırı her şekilde tez konusu olabilecek bir çalışma olarak görüyorum. Yaşadığımız süreç gerçek anlamda sıkıntılı ve karmaşık görünse de içrek anlamda bulutların dağıldığı, maskelerin düştüğü, senaryoların bozulduğu, sahnelerin çöktüğü bir süreç olacaktır. Kısacası keder yüzünden lütuf kapımızdadır. Bu sürecin hızlanmasına katalizör olacak bu nev'i makaleler gelecekte sağlıklı kaynaklar olarak tarihte yerini mutlaka alacaktır. Peki sonuçta ne olacak? Biz kazanacağız, bizim güzel ülkemiz, bu ülkenin vatanseverleri omuzunda tekrar yükselecek. Ali Rıza Özkan'ı kutluyor devamını bekliyorum... Ekrem Ataer