
Kültür ve Turizm Bakanlığı bünyesinde kurulan Alevi-Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı görevine, beklendiği gibi Ali Arif Özzeybek atandı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın imzasıyla bugünkü Resmi Gazete’de yayımlanan karara göre, Alevi-Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı’na Ali Arif Özzeybek atandı.
9 Kasım 2022 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan Cumhurbaşkanı kararı ile Alevi-Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı’nda sözleşmeli personel çalıştırılmasına ilişkin esaslar ile pozisyon unvanları ve asgari nitelikler de belirlenmişti.
ALİ ARİF ÖZZEYBEK KİMDİR?
1964 yılında Ankara doğan Ali Arif Özzeybek, 1991 yılında ABD’de İmplant Eğitimi aldı.
1996 yılında Texas üniversitesi Periodontoloji bölüm başkanı olan Prof. Dr. Roland Meffert ile birlikte ICOI Meffert Implant Enstitüsünü kurdu.
1995 yılında Dr. Özzeybek Texas Üniversitesi diş hekimliği fakültesi ile Roland Meffert Implant Enstitüsü arasında bilimsel kültürel değişim programı anlaşmasını imzaladı.
1997 yılında Junior Chamber ile Hürriyet gazetesinin iş birliği ile düzenlenen Yılın En Başarılı Gençleri yarışmasında “Bilimsel Önderlik” kategorisinde Türkiye'nin en başarılı genci seçilmiş olup Dünyanın en başarılı gençleri yarışmasında Türkiye'yi temsil etti.
2010 yılında ICOI Avrupa kongresi 2014 yılında Dünya Kongresi başkanlığını yaptı. ICOI ‘ın İmplant Dentistry Dergisinde 2009-2014 yılları arasında Editoral Reeview Booard ‘da görev aldı.
2004 yılında akademisyen, siyaset bilimcilerle beraber Gelecek Bilimi Derneği’ni kurmuş ve derneğin başkanlık görevini üstlendi.
Halen aktif olarak klinikte ekibi ile beraber diş hekimliği tedavileri, implant ve yumuşak doku cerrahisi uygulamaları hizmeti veren Dr. Ali Arif Özzeybek, evli ve iki çocuk babasıdır.
Öncelikle Sayın Özzeybek'e hayırlı olsun, siyasal olmayan bu yeni görevinde de başarılar dileriz. Özgeçmişi de gayet güzel görünüyor, "diş deontolojisi" ve bilimde takdire şayan parlak işler başarmış.Ancak Aleviliğin ilgili mahkeme kararlarına da geçtiği gibi Ortodoksiden farklı, "bir inançsal yorum" olması ve oluşacak yeni kuruluşun sağlam standartlara oturtulması hasebiyle "diş deontolojisi" yerine, "din teolojisi ve ontolojisi" alanında da uzman birilerinin seçilmesi sanki daha iyi olurdu gibime geliyor. Gerçi "diş'teki "ş" harfi yerine "n" harfi gelip, sonraki kelimedeki "de" ön hecesi kaldırılırsa sonuçta aynı kapıya çıkıyor ama gene de uyumsuz bir durum var gibi geliyor.(!) Burada biraz ironi olabilir.Sanırım Hükümet içimizdeki Alisiz cehaleti dibbiye halinden biraz fazla etkilenmiş olmalı ki, uygar bir ülke gibi bir inançsal yorum olarak mahkeme kararlarını "geciktirmeden, bozup değiştirmeden" (AY. 138. M) yerine getireceğine, önce o cehaletin tanımıyla birleşerek Aleviliği götürüp "Kültür"e bağladı, şimdi de aynı cehaletin başka bir kesiminin "Alevilik bilimdir." tanımıyla birleşip, bir bilim adamını atamak suretiyle bu cehaleti dibbiye ile her konuda ortaklaşmış oluyor. Hani "Alevilik Ali'yi sevmekti", Ali'yi sevmek de inanca dairdi? Neyse, netice itibariyle atamadaki "Alevilik bilimi" kulağa da hoş geliyor.Örneğin, Sünni inancın Diyanet İşleri Başkanlığına İlahiyat harici böyle bir atama yapılsa, normal akıl sahibi toplumlarda bu nasıl karşılanırdı? Peki, bunu, bu ülkenin öz yorumuna, Anayasaya rağmen onyıllarca süründürdürüp, beklettikten sonra, mahkeme kararlarının emredici hükümlerine rağmen yanlış başlangıçlar ile üstelik saltanat zihniyeti ile ve siyaseten sürdürmeye zorlamak nedendir?Maalesef Azgelişmişlik "bir uçtan diğer uca, uzun salınımlı sarkaç gibi ortaklaşa paylaşılan, zavallı bütünsel bir zihniyettir" derken bunu vurgulamak istiyoruz.Tabi Sayın Özzeybek'i tam tanımıyoruz, umarız bu güzel hasletleri içerisine, öncelikle kendi inancına bilgi ve gönülden sadakatle bağlı, inançlar ve Yol hakkında yeterli bilgisi de vardır.Yüzyıllardır yok sayılan böylesi bir inancın, güncel her türlü küçük siyaset günlerinden uzak, sağlıklı bir zeminde, evrensel standartlar doğrultusunda oluşması için ilgili mahkeme kararları başta, kendi anayasamız ve konuyla ilgili demokratik ülke uygulamaları ve ilgili evrensel sözleşmeler tecrübe ve bilgisine de sahiptir. Kendisinin Alevi olması hasebiyle de Aleviliğin sağlam teamüller doğrultusunda demokratik laik, çoğulcu çağdaş güncellenmesinin çıkmazda olan Sünni-Şii müteşerri Ortodoks İslam'a da her açıdan bir rol-model çıkış kapısı olacağının, (boğazına kadar küçük siyasete batmış güncel cehalet şimdilik farkında olmasa bile) Ehli Beyt Yol'una yüklenmiş ağır bir sorumluluk olduğunun bilincindedir.Eğer bu farkındalıkların farkında ise ağır bir sorumluluk, Allah yardımcısı, Hızır yoldaşı olsun.Muhabbetle...